Anadolu Efes, serinin ilk maçında savunma sertliği açısından, bu anlamda ligin en iyisi olan rakibinin seviyesini de aşan bir düzeye çıkmış ve bu sayede de Milano’nun direncini kırmıştı.
Dün, bunu yapamadılar…
Diyeceksiniz ki Efes’in yediği 73 sayı çok mu fazla?.. Elbette değil… Ama ligin en savunmacı takımına karşı hem de deplasmanda 64 atıp 48 yiyerek kazandığı ilk maçın ardından “bu seri özelinde” fazla!..
RAKİBE O HİSSİ VERDİLER
İlk maçta Milano’yu 24 dakika 26 sayıda tutmayı başaran Lacivert-Beyazlılar’a karşı ev sahibi takım daha 13. dakikada 27 sayıyı bulmuştu bile… Bu da İtalyan ekibinin ilk maçta kaybettiği özgüveni geri kazanmasına, “kazanabilirim” duygusunu hissetmesine neden oldu.
Armani Milano, ilk maçta kısalardan neredeyse hiçbir şey üretememişti. Delaney, Rodriguez ve Shields gibi takımı sezon boyunca sürükleyen şutörlerin toplam skor üretimi 11 sayıydı!.. Dün sadece Shields ve Rodriguez toplamda 38 sayı bularak skor üretiminin yarısını sırtladılar.
TRAJEDİ, GALİBİYETİ GETİRDİ!
Melli’nin yokluğunda Efes boyalı alanı daha iyi kullanabilirdi. Ya da Singleton, Pleiss ve Moerman gibi şutör uzunlarından işin hücum kısmında artı değer yaratabilirdi. İlkini denemediler; ikinci seçeneği ise denediler, ama olmadı. Maçın son bölümünde önce Delaney, ardından da Rodriguez’in sakatlanıp çıkması “trajediden zafer çıkarma” fırsatı doğurdu Milano’ya… Kaybedecek hiçbir şeyi kalmayan İtalyan ekibi, adeta ayaklarını dibe vurup tekrar yukarı sıçradı. Bazen oyunun akışında beklenmedik gelişmeler, bir tarafa “doping” etkisi yapar. Dünkü durum aynen buydu… Shields’ın bu kez önce Anderson, sonra da Bryant’ın kıskacından sıyrılıp, adeta bu ikiliden ilk maçın rövanşını almaya soyunması, tribünleri de ateşleyince Efes’in modu iyice düştü… Kısacası Milano “mağduriyetten” galibiyet çıkarıp seriye tutundu… Efes’in, 2 maç arasında potasında gördüğü fazladan 25 sayı (48-73), “kendi üretebileceğinin üzerine çıkınca” da kayıp kaçınılmaz oldu. Sakatlıktan çıkmış iki “verimsiz” kısa Simon ve Beaubois’den beklenen katkı gelmeyince kolaya kaçıp, yine Larkin ve Micic’in bireysel yaratıcılığından çözüm üretmeye çalıştı Efes… Ama bu kez olmadı.
ÖNCELİK SAVUNMAK OLMALI
Yine de elinde, ilk maçta “servis kırmış olmanın” çok büyük avantajı ile dönüyor Lacivert-Beyazlılar İstanbul’a… Sinan Erdem’deki iki maçta da Efes’in önceliği tıpkı ilk maçta olduğu gibi savunma olmalı… Bu seriyi kazasız belasız atlatabilmek için, karakteristiğinde olmasa da en azından iki maç daha “enerjisini savunmadan alan takım” görüntüsünü sahaya yansıtmalılar… Hücum zaten İstanbul’da daha derli toplu olacaktır.
