A Milli Basketbol Takımımız, organizasyon ve yaratıcılık anlamında sınıfta kaldığımız bir 40 dakika sonunda Belarus deplasmanında farklı kaybederek 2023 Dünya Kupası elemelerine yenilgiyle başladı.
Maçtan önce Ay-Yıldızlılar için kafalardaki en büyük soru işaretleri, “bir arada oynama alışkanlığının” olmaması ve oyuncularımızın takımlarında ana değil, “tamamlayıcı unsur” olmalarıydı.
Maçın büyük bölümünde de bu iki olumsuzluğu sıkça yaşadık. Eğer hücumda “doğru karar verme” gibi bir istatistik tutulsa herhalde dün, 14 sayılık farktan bağımsız “açık ara” Belarus önde olurdu.
Ev sahibi takımda oyunu sürükleyebilecek nitelikte iki oyuncu vardı. Biri San Pablo Burgos’ta forma giyen Maksim Salash, diğeri de Artsiom Parakhouski’ydi. Bu ikisinin de savunmasında neredeyse maç boyunca aksadık. Oyunu tamamen bu iki oyuncunun üretkenliğine yıkan Belarus, Milli Takımımız’ın savunmasını bu iki isme yoğunlaştırdığı anlarda başta Mikulski olmak üzere ceza atışlarını da sayıya dönüştürünce ve en önemlisi de fiziksel savaşımda Belarus hep sahada daha çok rakibini ısıran taraf olunca fazla yapacak bir şey kalmadı.
Son periyotta farkın 2 sayıya kadar eridiği (66-64) süreçte de kırılma anlarında sorumluluk alıp karşılığını verecek ismi aradık, durduk. Bu anlamda da neredeyse tüm atıcılarımız, Metecan, Şehmus, Berk, Buğrahan ve Doğuş devreye giremediler. Şehmus’un penetreleri dışında kısalardan yeterli katkıyı alamadık. Rakip de 15-0’lık seriyle karşılık verince resmen dağıldık. Öyle ki Tolga ve Samet’in 3/4 3 sayı isabetini bir kenara koyacak olursak, diğer şutörlerimiz 3 sayı çizgisinin gerisinden 26 denemeden 3 isabet çıkarabildiler. Üretimin bu seviyede tıkandığı bir oyunda kazanmamız zaten çok zordu, olmadı.
Umarım grubun ilk maçında 14 sayılık farkla gelen yenilgi ileride averaj söz konusu olduğunda başımızı ağrıtmaz.
GÖKHAN TÜRE – BELARUS
