Sevgili basketbolseverler;
Büyük umutlarla başladığımız 2019 Avrupa Şampiyonası'nda çok erken havlu attık. Çevremdeki herkes milli takımımızın kötü oynadığını ama neden böyle olduğunu sorup durdular. Tabii ki oyuncularımızın da, teknik heyetimizin de hataları oldu ama bence esas problem altyapıdaki ciddi eksikliğimiz diye düşünüyorum. Ve bu eksiklikler 90 ve sonrası jenerasyonlarda daha açık görülüyor. Altyapının ilk ayağı kulüplerimizdeki basketboldan sorumlu kişiler ve genel menajerler. Maalesef kulüplerimizin büyük paralar vererek aldıkları Türk ve yabancı oyuncularla şampiyonluk istemeleri ama bu arada altyapıya getirilen antrenörlere hiç aldırmamaları. En önemli antrenör küçük ve yıldız antrenörleri olmalıdır. Mutlaka tecrübeli, donanımlı, oyuncu psikolojini bilen, gerektiğinde topu eline alıp oyuncusuna gösterebilecek ve en önemlisi mantalitesi oyuncu yetiştirmek olacak bir antrenör olmalı. Peki kulüplerimiz ne yapıyor? az para vererek genellikle akademi mezunu gencecik insanları alıyorlar. Tabii ki genç antrenörlere de ihtiyaç var ama önce tecrübeli antrenörlerle beraber çalışacaklar. İyi olanlar, öğrenmeye ve çok çalısanlar zaten zamanla aradan sıyrılarak istedikleri yere geleceklerdir. Altyapının ikinci ayağı antrenörlerdir. Yukarıda yazdığıma ek olarak kendine saygısı olan her antrenör yaşı kaç olursa olsun, kariyer ne olursa olsun kendini eğitmeye mecburdur. Avrupa ve dünyadaki gelişmeleri, yenilikleri takip etmelidirler. Amaçları her zaman oyuncu yetiştirmek olmalı,1 veya 2 oyuncu üstünden prim yapmak olmamalıdır. Gelelim üçüncü ayağa yani oyunculara. Aslında her zaman daha göz önünde olan onlardır. Oyuncu da her şekilde kendini geliştirmek zorundadır. Özellikle bizim ülkemizde altyapıda oynuyorken ve diğer arkadaşlarından daha iyi olduğu hissettirildiğinde, A takımda oynarken etraftan gelen iltifatlardan sonra nedense birden değişmeler başlar. Kendini geliştirmek adına uğraşmamak,ekstra şut idmanı yapmamak,ekstra kuvvet idmanı yapmamak, üst düzey liglerde oynanan maçları izlememek gibi. Yetenekle elbette bir yere kadar gelebilirsiniz ama ekstra çalışmadan yolları uzun olmaz. Milli takım her oyuncunun hayalidir, o milli formayı giydiğin her dakika çok kıymetlidir. Dolayısıyla çıktığın her maçta mücadele etmek, vazgeçmemek, pes etmemeği gerektirir. Yenildiğimiz 2 maçta da yaptığımız top kayıpları, şut yüzdemizin çok kötü olması, potaya agresif olarak penetre edememiş olmamız, hücumu tempolu oynayamamış olmamız. Teknik ekibimizin bazı oyuncularda fazla ısrar etmesi, kenarda oturan oyunculardan yeteri kadar yararlanmaması ve bence en önemlisi bir sistemimizin olması. Sisteminizi de elinizdeki oyuncu kalitesine bakarak karar verirsiniz. Ceyhun Yıldızoğlu da yeni geldiği bu kadroyla bir sistem yaratacaktır bundan sonraki seneler için. Kulüplerimizin,yaşadığı her krizde kadın basketbolünü küçültmeye gitmeyeceği bir gelecekte görüşmek üzere.
Sevgiyle kalın,
Müge Berkalp