4 Aralık 2024, Çarşamba
spot_img
Ana SayfaTHY EUROLEAGUEEuroLeague Play-Off Analizi / TOGAN KARATAŞ

EuroLeague Play-Off Analizi / TOGAN KARATAŞ

Fenerbahçe – Baskonia

Bir Obradovic takımı klasiği olarak Mart ayını harika geçen Fenerbahçe ligi ikinci bitirdi ve Baskonia ile eşleşti. Eşleşmenin 2-7 eşleşmesi olması ve Obradovic’in son üç play-off serisini 3-0 ile geçmiş olması gibi parametreler nedeniyle rakibi hafife almamak gerektiğini başlangıçta not düşmek gerek. Sezona 0-4 ile başlayan Baskonia, Pedro Martinez geldikten sonra ligin en iyi takımlarından biri haline geldi. Bütün bunların dışında EuroLeague tarihinde play-off’larda bir Obradovic takımını eleyen tek takım, eski yıldız oyuncumuz Serkan Erdoğan’ın da olduğu Tau Ceramica’ydı (Baskonia’nın eski adı).

Granger-Timma-Voigtmann-Shengelia omurgasında oynayan Baskonia, sahada çift uzunla yer alırken bile şutör ve mobil olmayı başarabiliyor. Anahtarı eski Efesli Granger’a veren Martinez, Obradovic’in aksine açık sahada oynamayı ve şutörlerini tempo ile ritme sokmayı tercih ediyor. (Bu durum biraz kulüp kültürüyle de alakalı.) Ancak burada Martinez’in Udoh-Vesely örneğindeki gibi çift uzunla sahada kalmayı tercih ettiği de unutulmamalı. Bu noktada modern dört numara tanımını dolduran Voigtmann ve Shengelia pas ve şut yeteneklerinin yanında hareketli ayaklarıyla ciddi problemler yaratabilir. Nitekim Shengelia Mart MVP’si olarak play-off’lara gelirken, Voigtmann ligi efektif şut yüzdesinde lider olarak kapattı. Kısa pozisyonunda Beaubois, Huertas ve Janning’in dalgalı performansı Martinez’in hamle alanını daraltsa da takım, oyunu istediği tempoda kontrol etmeyi öğrenerek play-off’a geldi. Dahası Vesely ile göğüs göğüse çarpışabilecek Poirier de doğru kullanılırsa verimli olabiliyor.

Fenerbahçe ise kadro derinliği ve esnekliğiyle fark yaratacak durumda. Fakat Wanamaker’ın Fener’in en çok top kullanan oyuncusu olurken efektif şut yüzdesinde takım sonuncusu olması ve takımın tepede pick&roll savunmasında zaman zaman açıklar vermesi gibi problemler de var. Obradovic’in yarı saha oyununu yönetmesi beklenen Sloukas ise sezon boyu dalgalı bir performans sergilese de tek başına bir play-off maçını koparacak seviyede. Bunun yanında bence Higgins’le birlikte ligin en iyi altıncı adamı olan ve %59 gibi olağanüstü bir üçlük yüzdesine sahip olan Nunnally, takımı olası krizlerden çıkarabilir. Fakat serinin belirleyici dinamiği Vesely – Thompson – Melli üçlüsünün Baskonia’nın gezgin uzunlarına nasıl cevap vereceği olacak. (Yine 3 ve 4 numarada oynayabilen Timma’ya karşı Datome ve Kalinic’in performansı da kritik.) Bu açıdan her play-off serisinde x-faktör çıkaran Obradovic bu sefer pas özelliğini de geliştiren Ahmet’i ağır Poirier ile eşleştirip Vesely’yi daha diri tutabilir. Yine Obra, bu tip maçlarda Baskonia’nın el freni olabilen Huertas’a karşı Guduric gibi ekstra bir penetreciyle de oynamayı tercih edebilir.

Bu seride kanımca Voigtmann’ın verimini kısıtlamak Fenerbahçe için çok önemli. Yine iki ayrı oyun kültürünün çarpışacağı seride maçlara tempo anlamında hükmetmek final-four’un anahtarı olacaktır. Çünkü bu sezon Fener maç kaybederken genelde Baskonia gibi tempolu oynayan takımlara kaybetti. Kaliteli kadrosunun yanında Obradovic gibi problem çözme konusunda uzman bir koça sahip olan Fenerbahçe bu seride de maç kaybedebilir. Ancak Baskonia’nın Fener’i üç kez yenmesini olası görmüyorum, favori Fener Belgrad’a gidecektir.

 

 

CSKA – Khimki

Eşleşmeler arasında en az rekabetin olmasını beklediğim bu seride ligi lider bitiren CSKA çok net favori. Khimki, EuroLeague tarihinde bir sezonda en çok sayı atan oyuncu olan Shved’in önderliğinde, iyi bir çekirdek kadroya sahip olmasına rağmen hiçbir pozisyonda CSKA’ya karşı üstünlük kuracak seviyede değil. Kısa pozisyonunda Shved’e destek veren Markovic ve Jenkins’in CSKA’nın elit kısalarına karşı özellikle savunmadaki performansı Khimki için kritik olacak. Ancak muhtemelen buz adam De Colo bu sefer Rodriguez ile Shved ve arkadaşlarına yenilmeyecektir. Ayrıca maç başına ortalama 21,4 sayı üreten Shved bu istatistikleri isolation temelli oyunuyla ve %35’lik top kullanma oranıyla (bu alanda da lig lideri) yapıyor. CSKA ise Hines’ın sakatlığını saymazsak her pozisyonda elit seviyede – alternatifli bir kadroya sahip. Hines’ın yokluğu CSKA kısalarının hücumda perde sonrası daha az alan bulmasına neden olabilir. Ancak Itoudis’in bençte de sorun çözecek çok fazla oyuncusu (belirli sayıda top kullanan oyuncular arasında pozisyon başına 1,2 sayı üretip ligin en iyilerinden olan Higgins gibi) olacak. Bir başka ifadeyle Bartzokas bir oyuncunun eline bakarken Itoudis tüm oyuncularından katkı alır durumda.

Öte yandan zaman zaman verimli olan Khimki’nin atlet forvetlerinin bu sefer Kurbanov ve Clyburn gibi çok yönlü oyuncular ile karşılacağı unutulmamalı. Zira CSKA, Avrupa’da oyuncuların efektif şut yüzdesi bağlamında hepsinin belirli bir seviyede olduğu bir kadroya sahip ve dahası ligin hücum verimliliğinde de açık ara lideri. Bu bağlamda Khimki, düşük bir ihtimal olsa da, Shved’in alev aldığı bir maçı kazanabilir. Fakat skoru verimli bir şekilde 12 kişiye yayabilen CSKA seriyi domine edecektir.

 

Olympiacos – Zalgiris Kaunas

Olympiacos ve Zalgiris oyun yapısı itibarıyla birbirlerinden büyük farkları olan takımlar değil. Bu açıdan seride kadro farkı kadar koçların mikro hamlelerinin belirleyici olması muhtemel. Sfairopoulos ve Jasikevicius’un oynayacağı satrancı izlemek gerçekten keyifli olacak.

Kadrosuna göre büyük bir iş yaparak buraya gelen Zalgiris’te Pangos – Jankunas ikilisi ligin en verimli ikili oyun oynayan oyuncularından ikisi. Saras bütün oyuncularından maksimumu almayı başarırken ligde pick&roll konusunda da imza attı. Yine Milaknis ve Ulanovas gibi köşe atıcılarından da çok iyi faydalanıp Zalgiris’in true shooting istatistiğinde lig ikincisi olmasını sağladı. Nitekim ligde özellikle köşe üçlüklerini Litvanya ekibinden daha verimli kullanan başka bir takım da yok.

Olympiacos cephesinde ise beklenen maçlar geldi diyebiliriz. Yaşlı kadro play-off’lara doğru ivme kaybetmiş olsa da bu tip hedef maçları oynamayı çok iyi biliyor. Oly’nin Spanoulis – Mantzaris – Papanikolaou – Printezis – Milutinov beşi bu sezon tüm EuroLeague takımları arasında rakiplerine karşı en büyük üstünlük kuran beşli durumunda. Bu ekip birlikte 87 dakika sahada kalırken rakiplerinden efektif şut yüzdesinde %8, ribaundlarda daha başarılı olarak +,- istatistiğinde +42 ile ligin en verimli oyununu oynadı. İstediği zaman olağanüstü bir savunma seviyesine çıkabilen Oly, Zalgiris’in uzun süredir play-off oynamamış olmasının da etkisiyle mental olarak üstünlüğü ele geçirebilir.

Sezon içinde iki maçı da Zalgiris kazanmış olmasına rağmen, Olympiacos hedef maçları oynamayı bilmesi ve büyük play-off tecrübesiyle bu seride kanımca bir adım önde. Saras, Oly’den maç çalabilir ve hatta seri beşinci maça da uzayabilir ama buraya formsuz gelmesine rağmen Oly bu serinin favorisi.

 

Panathinaikos – Real Madrid

Obradovic sonrası final-four göremeyen Panathinaikos play-off’lara yine dördüncü sıradan giriyor. Bu seferki rakipse Madrid. Panathinaikos bu sezon Pascual yönetiminde derin bir kadro kurdu. Calathes’in 14,2 sayı ve 8,1 asist ortalamalarıyla kariyer sezonunu geçirdiği PAO’da tıpkı Pangos-Jankunas örneğinde olduğu gibi Calathes-Gist/Singleton pick&roll oyunu rakipler için çok tehlikeli. Mobil ve şutör uzunlarını, Gabriel gibi atlet forvetler ile destekleyebilen Pascual maç içerisinde rahatlıkla farklı yapılardaki (kısa-uzun-şutör vb.) beşleri parkeye sürebilir.

Mike James gibi tepeden rakip savunmayı delme konusunda uzman olan oyuncuyu sezon ortasında kadrosuna katan PAO, OAKA’daki seyirci desteğiyle birlikte iç sahada devrilmesi çok zor bir takım konumunda. (İç sahada sadece CSKA ve Oly’ye maç kaybettiler.) Ancak takımın MVP’si olsa da Calathes’in şutunun gerçekten gelişip gelişmediğini göreceğimiz stres seviyesi yüksek – gerçek bir test bizi bekliyor.

Sezon boyu sakatlıklarla boğuşan Madrid son maçta istediği rakiple eşleşti. (Madrid Brose maçını kaybetse Oly ile eşleşecekti.) EuroLeague MVP’si seçilmesi muhtemel olan Doncic’in sürüklediği Madrid play-off’lara aşağıdaki dörtlüden girenler arasında final-four’a çıkma şansı en yüksek takım konumunda. Kadro istikrarı yavaş yavaş sağlanan takımda Laso da gerektiğinde uzun veya kısa beşlerle oynayabilir. Hatta Carroll ve Causeur gibi %40’ın üstünde üçlük isabetiyle oynayan oyuncuların yanında Randolph gibi atıcı uzunlarla sahada kalabilen Madrid, birden ateş gücü yüksek bir takım olabiliyor.

Doncic’in dinleneceği kısıtlı sürelerde momentumu kaybetmemek için Campazzo’nun veya başka bir oyuncunun takımı nasıl yöneteceği ve Laso’nun blok tehdidi olmasına rağmen ağır ayaklarıyla savunmada problem yaşayan Tavares’i nasıl kullanacağı da Madrid adına belirleyici olabilir. Sonuçta bu seride avantaj PAO’da olmasına rağmen Doncic NBA draftları öncesi takımını muhtemelen final-four’a taşıyacaktır.

BENZER HABERLER

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

- Reklam -spot_img

Son Haberler