Fenerbahçe Ülker gibi bir takımı, Eurolegue yarı finalistini bir kez yenmek çok abartılacak bir durum değil belki ama, bir hafta içinde üç kez yenip elemek, başarıdan da ötesi bence… Kararlı olmak, ayakta kalmak, geri adım atmamak, her maç hem iyi oynayıp, hem kendinden güçlü bir takımı zor durumda bırakmak, ayakta alkışlanması gereken bir şey… Ufuk Sarıca ile 3 yıl önce başlayan ‘peri masalı’ destansı bir hikayeye doğru gidiyor…
Türkiye Kupası Şampiyonluğu, Cumhurbaşkanlığı Kupası Şampiyonluğu, şimdi de Fenerbahçe Ülker gibi bir takımı 3-1’le eleyip 28 yıl aradan sonra lig şampiyonluğuna aday olmak…
Kaf Kaf kazandığı 3 maçta ta 15-18’li farklar yakaladı, ilk ikisinde rakibine yakalandı. Kolay kazanması gereken maçları yine direnç gösterip uzatmada alabildi.
Dün ise Fenerbahçe’nin geri dönüşüne izin vermedi Ufuk Sarıca ve ekibi.
Daha çok isteyen, daha çok motive olan, daha çok koşan, savunmada agresif olan, her topa elini sokan Pınar Karşıyaka’ydı.
Doğal olarak da kazandılar. Kendilerinden daha atlet ve fizikli rakiplerinden daha fazla ribaunt aldılar. Bu bile kazanmayı ne kadar arzuladıklarının göstergesiydi… Maçtan fazla bahsetmeye gerek yok. Karşıyaka sonuna kadar hak ettiği bir zafere imza attı.
Salonu, taraftarı, coachu, takımı ile Euroleague’i de fazlasıyla hak ediyorlar. Wild Card’ı almamaları için hiçbir neden yok. Pınar da bütçeyi biraz artırırsa, Karşıyaka, Euroleague’e de renk katar.
Dünkü yazımda da bahsetmiştim. Tarihi bir sezon yaşayan ve Final-Four’a kalan Fenerbahçe Ülker, Madrid’den Türkiye’ye dönememiş. Galatasaray serisinde de böyle bir şok yaşayacaklarının sinyallerini vermişlerdi. Dün bir tane bile iyi oynayan oyuncu yoktu. Oyunu bir an bile kontrol edemediler. Bu seriye mental olarak hiç hazırlanamadıkları görüldü.