Beko Basketbol Ligi ekiplerinden Olin Edirne'nin tecrübeli oyuncusu Reza Öz, kulübün resmi internet sitesine röportaj verdi.
Reha'nın açıklamalarından öne çıkan ifadeler şöyle:
– Basketbola beden eğitimi öğretmeninim vasıtasıyla başladım. İlkokul beşteydim. Boyum diğerlerinden biraz daha uzun olduğu için herhalde beden eğiti öğretmeni beni okul takımına aldı. Okul takımındaki antrenörümüz Bursa MAKO Spor’da oynayan bir ağabeydi. Onun herhalde ilgisini çektim. “Gel seni MAKO’ya götüreyim” dedi. Basketbola böyle başladım. 11 yaşındaydım, Bursa MAKO’da lisansım çıktı. 2 sene Bursa MAKO yıldız takımında oynadım. Oradan, antrenörüm Cem Çağal ile birlikte Fenerbahçe’ye transfer oldum. Bu tabii benim için tarif edilemez bir duyguydu. İlk yıl Fenerbahçe genç takımında oynadım ve ikinci sene A Takımına çıktım. 1994-2000 yılları arasında Fenerbahçe genç ve ATakımlarında oynadım. Sonra sırasıyla İTÜ, Erdemir, kısa bir süre Beşiktaş, sezon başladıktan sonra Beşiktaş’tan tekrar İTÜ. sezon sonu Mersin’e transfer oldum ve Mersin BŞB’de 3 sezon oynadım. 2 sene Aliağa, sezon başı Karşıyaka ve bir kaç maç sonra Olin Edirne’ye transfer oldum. 2 sene Olin Edirne, sonra 1 yıl Antalya ve bu sezon tekrar buradayım.
– Hem taraftar, hem kulüp, hem şehir olarak burada bulunmaktan inanılmaz derecede memnunum. Oynadığım kulüplerle kıyaslamak istemem, hepsinin yeri farklı ama bu zamanlarımda Olin Edirne’nin, Edirne halkının bana sahip çıkması benim için çok büyük bir şans, zevk ve şeref.
– Düşecek miyiz, düştük mü? Kalacak mıyız, kaldık mı? Kazanacak mıyız?… Ne kadar stres yapmıyoruz desek de, bu durum bütün oyuncularda, antrenörlerde, yöneticilerde stres yapar. Ama bu konuda ben biraz tecrübeliyim, çünkü basketbol yaşantımın büyük bir çoğunluğu böyle takımlarda geçti. Maç kazandıkça stresin azalıyor, daha rahat oynamaya başlıyorsun.
– Takımda oyuncular arasında muazzam bir ilişki var. Yabancı oyuncularımızı ben yabancı oyuncu olarak görmüyorum. Zaten hepsi daha önce Türkiye’de oynamış, Türkiye’yi bilen tecrübeli oyuncular. Christos yabancı değil, bizden biri o. Çok karakterli, çok düzgün, çok iyi bir insan. Darius ve Torin de, Amerikalı ama, onlar Amerikalı değil sanki. Buraya alışmışlar, buranın yaşam şartlarını tanıyorlar. Yabancılardan yana şanslıyız. Bu yıl bu noktada olmamız yabancılarımızın bu kadar iyi olmasından kaynaklanıyor diyebilirim.
– Edirne'de az kazanmamız için şansızlık diyeyim kısaca. Seyircinin kötü etkilemesi diye bir şey yok. Kötü oynadığımız zaman aradan birkaç çatlak ses çıkıyor ama bu da olacak. Herkesin desteklemesini bekleyemezsiniz. Ben Edirne’de herkesi tanıyorum, üçüncü yılım burada. Yolda herkesle selamlaşıp konuşuyoruz. Sorunlarımızı anlatıyoruz, onlardan isteklerimizi iletiyoruz. Taraftar bizi kötü etkiliyor, o yüzden Edirne’de kötü oynuyoruz diye bir şey yok. İlk sene burada 19 galibiyet aldığımızda büyük çoğunluğu Edirne’de kazanılan maçlardı.
– Bu hafta oynayacağımız Tofaş maçı çok önemli. Sonra oynayacağımız Türk Telekom maçı da çok önemli. İlk yarı kazandığımız maçlar ve yine kazanabiliriz. Hedefimiz mümkün olduğu kadar maç kazanıp yerimize bakmak. Alttakilerin durumu da bizi ilgilendiriyor ama biz onların durumuna bakmayıp maçlarımızı kazanıp kendimizi garantiye almamız lazım. O onu yenmiş, bu bunu yenmiş deyip ligde kalmaktansa kazanabildiğimiz kadar maç kazanıp ligde kalmak bence daha doğru olur.
– Olin Edirne’de oynayabildiğim kadar, açıkçası onlar beni istediği sürece burada kalmayı istiyorum. Artık git dedikleri zaman giderim diye düşünüyorum. Vücudum izin verdiği sürece oynayacağım.