“Hayal kurmak kolay, gerçekçi hayal kurmak zordur.” Galatasaray Odeabank’ın Eurocup’taki şampiyonluk yolculuğunu sportstv ekibinden Ulaş Çan kaleme aldı.
“Haksız şekilde dışında tutulduğumuz Euroleague organizasyonuna, bu senenin sonunda Eurocup şampiyonluğunu kazanarak yeniden döneceğiz, format gereği bunun karşısında duramazlar. Bakalım o kupayı kaldırdığımızda, bir sonraki yıl Euroleague’de yer almamızı nasıl engelleyecekler!” Ergin Ataman, 2 Kasım 2015.
“Bu şampiyonluğa ilk günden itibaren çok inandık, bu kupa için çok büyük savaş verdik. Aylar önce bu kupayı alacağımızı ve Euroleague’e bu şekilde döneceğimizi söylemiştim. Bu yolda ant içtik, inandık ve kazanan biz olduk. Bakalım şimdi bizi nasıl engelleyecekler!” Ergin Ataman, 27 Nisan 2016.
Biri hayal, diğeri gerçek olan iki cümle. Cümleleri kuran kişi aynı, oyuncuları ve camiayı, yapabileceğine inandıran kişi aynı. İlk anda basite indirgenebilecek ancak derinlemesine düşünüldüğünde çok farklı hikayeleri içinde barındıran, altından 6 ayda çok suların aktığı iki cümle…
Hayal kurmak kolay, gerçekçi hayal kurmak zordur. ‘Yarın ne yapacağız, bu haftayı nasıl geçireceğiz?’ diyenlerin ağırlıkta olduğu bir toplumda, çok ütopik gelebilir Kasım ayının başından Nisan ayının sonuna pas atmak. ‘Hadi canım sen de’ derler, ‘Daha dur bakalım’ derler.
Öyle maçlar oynandı ki Kasım’dan Nisan’a, gerçekten hepsinin farklı hikayeleri var Galatasaray adına. İlk turda Neptunas maçıyla başlayıp Nizhny deplasmanıyla son buldu bu macera. Sonunda liderlik gelirken, grupta Galatasaray’ın altında kalan takımlar, Neptunas, Nizhny, Jerusalem, AEK ve Krasny oluyordu. 18 Kasım 2015’te kaybedilen Neptunas maçı, sezon sonunda ‘Galatasaray bu sezon kendi evinde sadece Neptunas’a kaybetti’ şeklinde güncellenecekti.
İkinci turda Zaragoza, Sassari ve Olaj ile aynı grupta yer alan temsilcimiz, burada da 6 maçta 4 galibiyet elde ederek gruptan çıkıyor ve adını son 16 takım arasına yazdırıyordu.
Sıradaki rakip, Türkiye liginin son şampiyonu, sezona Barcelona galibiyetiyle başlayan ancak Euroleague’e veda ederek yoluna Eurocup’ta devam eden bir diğer temsilcimiz Karşıyaka idi. Ergin Ataman ve Ufuk Sarıca’nın Avrupa’daki buluşmasında, saha avantajını kullanarak kazanan taraf, Ergin Ataman oluyordu.
36 takımla başlanan -elenmeler ve Euroleague’den katılanların katılımıyla- 32 takım olarak devam eden Eurocup organizasyonunda, final yolculuğunda artık geriye iki tur kalmıştı. Çeyrek finaldeki Bayern Münih eşleşmesinde saha avantajı temsilcimizdeydi. Yolun sonunda ‘saha avantajı’ bu yolculuktaki en önemli tamlama olacaktı. Abdi İpekçi’de son topa kadar devam eden düelloyu, inanılmaz savunmayla ve kulakları sağır eden taraftar desteğiyle kazanan Galatasaray’ın ‘inandığı’ yolda, yarı finaldeki rakip İspanyol ekibi Gran Canaria oluyordu. Bayern Münih maçlarının ardından ‘ikinci sinir harbi’ şeklinde geçen eşleşmenin sonunda uzatmaya giden maçın sonlarında olanlar, aslında zaferin habercisiydi. İnanılmaz maç sonu savunmasıyla kazanılan turun ardından, şampiyonluk maçlarındaki rakip, sezona Euroleague’de başlayan Strasbourg oldu.
Sezonun en kısır maçlarından biri olarak geçen ilk maçın ardından kupa artık Abdi İpekçi’deydi. Merak edilen tek durum, gece bittiğinde kupayı kimin kaldıracağıydı. Maça kusursuz başlayan, devamında Strasbourg’un ayağa kalkmasıyla ara ara sıkıntıya giren Galatasaray, başta Lasme ve sezonun en iyi maçını çıkaran Sinan’ın liderliğinde, 20bin taraftarın önünde kupaya uzanıyordu. Maçın erken kopmaması ve hemen herkesin son ana kadar stres yaşaması, ‘Zafere giden yol dikenli yollardan geçer’ cümlesini hayata geçirdi adeta.
Olağanüstü bir taraftar desteği, unutulmaz koreografiler, müthiş koç ve takım performansıyla, kupa Sinan Güler’in ellerinde yükselirken, Türkiye basketbol tarihindeki en büyük gecelerden biri de geride kalmış oldu.
Sezonun en değerlisi McCollum, takıma geç gelen çabuk adapte olan Davis, çember altı kabusu Lasme, gizli kahraman Göksenin, büyük kaptan Sinan, soğukkanlı Micov, savaşçı Schilb, altıncı adam Green, çilingir Jerrells, genç kahramanlar Şafak, Ege, Duşan, ve komutan Ergin Ataman. İnancın zaferi ve kurulan hayallerin gerçeğe dönmesi.
Hayal kurmak kolay, gerçekçi hayal kurmak zordur. Kasım ayında kurduğu hayali Nisan ayının sonunda ‘Ant içtik, kazandık’ diye özetledi Ergin hoca.
Sözün özü, inanmak kazanmanın yarısı değil, bazen tamamıdır.